Velayet konusu aile hukukunun üç ana bölümünden biridir. Aile hukuku 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’muzda düzenleme altına alınmış olup evlilik, hısımlık ve velayet ana bölümlerinden oluşmaktadır. Boşanma davalarında eşler arasında anlaşmazlıkların yaşandığı konuların başında velayet meselesi gelmektedir. Bununla birlikte boşanmadan sonra bile velayet davaları açılarak velayet yetkisinin değiştirilmesi sıkça görülmektedir. Gerek boşanma davalarında gerekse de boşanmadan sonraki velayetin değiştirilmesi davalarında mahkemelerin gözettiği ana kriter çocuğun üstün yararının gözetilmesidir. Bu makalemizde bu ilkeyi inceleyeceğiz. Bursa Avukat ve Bursa Aile Hukuku Avukatı olarak genel anlamda Aile Hukukunun konusuna giren tüm alanlarda, özel anlamda ise boşanma ve velayet davaları konusunda uzman Aile Hukuku Avukatı kadrosu ile Türker Hukuk Bürosu olarak yanınızdayız.
Velayet Yetkisi Neye Göre Verilir?
Hukuk sistemimizde evlilik birliği içinde anne ve baba velayet yetkisini birlikte kullanır. Ancak, boşanma halinde velayet yetkisi Türk Medeni Kanunu’muzun 336/-3maddesi gereğince çocuk kendisine bırakılan tarafa aittir. Anlaşmalı boşanma durumunda taraflar zaten bu konuda da anlaşmışlardır. Anlaşma protokolünde mutabık kalınan tarafa hakim velayet yetkisini verir. Ancak çekişmeli boşanma davalarında durum böyle değildir. Her iki taraf ta velayet yetkisinin kendisine verilmesini istediği için mahkeme somut olayın özelliklerine göre velayet yetkisini bir tarafa verip diğer tarafa ise çocukla arasında kişisel ilişki kurulası kararı verecektir. Peki hakim bu kararı neye göre verecektir, yani velayet yetkisini vereceği tarafı seçerken hangi kriterleri esas alacaktır? İşte bu soruların cevabı çocuğun üstün yararında saklıdır.
Çocuğun üstün yararı ilkesinin olaya uygulanmasında hakim kapsamlı bir inceleme ve araştırma yapacaktır. Anne ve babanın taleplerini ve iddialarını dinledikten sonra varsa tanıkları dinleyecek, eğer gerekirse ve çocuk çok küçük değilse çocuğu da dinleyecek, çocuk hakkında sosyal inceleme raporu aldıracak ve bütün bu araştırmalarının sonucunda çocuk kimin velayeti altında olursa daha iyi olacaksa velayeti o kişiye verecektir. Yerleşik Yargıtay içtihatlarında 8 yaşından büyük çocukların idrak yaşında olduğu kabul edilmektedir. Bu sebeple velayet konusunda 8 yaşından büyük çocukların mahkemede görüşü alınmaktadır.
Velayetin Değiştirilmesi Davası
Yukarıda açıklandığı üzere velayet yetkisi boşanma davasında çözümlenen konulardan birisi olabildiği gibi aynı zamanda boşanmanın gerçekleşmesinden sonra değişen bazı koşullar nedeni ile yeni bir davanın konusu da olabilmektedir. Boşanma kararında velayet yetkisi kendisine verilmeyen eş, velayeti elinde bulunduran eşe karşı, velayetin değiştirilmesi davası açıp mahkemeden velayetin kendisine verilmesini isteyebilir. Davacı taraf, velayeti elinde bulunduran tarafın velayet yetkisini iyi kullanmadığı, boşanmadan sonra değişen durumların olduğunu ve çocuğun üstün yararı gereğince velayetin kendisine verilmesini ister. Bu davada davacı, çocuğun kendisinin yanında kalmasının ve velayet yetkisinin kendisine verilmesinin çocuğun menfaatine olduğunu ispatlamalıdır. Aile hukukunun alanına giren bir dava olması nedeni ile bu dava da tıpkı boşanma davalarında olduğu gibi Aile Mahkemelerinde açılmaktadır.
Velayet Davalarında Resen Araştırma İlkesi
TMK’nın 335 ila 351. maddeleri arasında düzenlenen “velayet”e ilişkin hükümler kural olarak, kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle velayete ilişkin davalarda resen (kendiliğinden) araştırma ilkesi hakimdir. Bu durum pek çok Yargıtay kararında özellikle vurgulanan bir husustur.
Velayetin düzenlenmesinde asıl olan, küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almaktır. Öte yandan, TMK’nın 335 ila 351. maddeleri arasında düzenlenen “velayet”e ilişkin hükümler kural olarak, kamu düzenine ilişkindir ve velayete ilişkin davalarda resen (kendiliğinden) araştırma ilkesi uygulandığından hâkim, tarafların isteği ile bağlı değildir. Velayetin değiştirilmesine yönelik istem incelenirken ebeveynlerin istek ve tercihlerinden ziyade çocuğun üstün yararı göz önünde tutulur. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun2017/3117 E. , 2018/1278 K. sayılı ve 27.06.2018 tarihli kararı)
Yargıtay velayet davalarında resen araştırma ilkesinin uygulanmamasını bozma nedeni yapmaktadır. Bu konuda örnek bir karar şu şekildedir: “Dava, velayetin anneye verilmesi talebine ilişkin olup basit yargılama usulüne tabidir. Ne var ki; mahkemece basit yargılama usulünde duruşma yapılmaksızın karar vermeye imkan tanıyan Hukuk Muhakemeleri Kanununun 320/1. maddesinin uygulanmasında hataya düşülmüştür. Şöyle ki, velayete ilişkin dava kamu düzenine ilişkin olup, re’sen araştırma ilkesi uygulanır. Taraflar dilekçelerinde tanık deliline de dayanmıştır. Velayetin düzenlenmesinde asıl olan, çocuğun üstün yararıdır. Dinlenecek tanıklarla, mevcut hükümden farklı olarak çocukların üstün yararının gözetilmesini gerektirecek yeni bir durum ve olgu ortaya çıkabilir. Öyleyse, dayandıkları olgu ve vakıaları kanıtlama konusunda taraflara imkan tanınması, “adil yargılama hakkını” içeren “hukuki dinlenilme hakkı” nın bir gereğidir (HMK.md.27.) Öyleyse, açıklanan hususlar gözetilerek mahkemece duruşma günü belirlenerek, taraflara tanıklarını da dinletme imkanı tanınması, delillerinin toplanması ve tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2013/21470 E. , 2014/4695 K.sayılı ve 04.03.2014 tarihli kararı)
Velayet Davalarında En Önemli Kriter Çocuğun Üstün Yararırıdır
Velayet davalarında eğer çocuğun yaşı sekizden büyükse yukarıda açıklandığı üzere çocuğun beyanı da duruşmada mutlaka alınmalıdır. Ancak çocuk anne veya babadan birisini yanında kalmak istediği söylese bile mahkeme bu beynala bağlı değildir. Yani bu durumda da yine aynı şekilde çocuğun yararını gözetmelidir. Bazen çocuk, ilerde kendisi için iyi olmayacak olsa bile çeşitli nedenlerle kendisi için sağlıksız olan yeri tercih ettiğini söyleyebilir. Böyle bir durum varsa hakim çocuğun isteğinin aksine karar verebilir. Bu konuda örnek bir Yargıtay kararı şu şekildedir: “ Mahkemece, tarafların müşterek çocukları 2001 doğumlu İrem, 2004 doğumlu…., 2006 doğumlu …..’nın velayeti, babanın yanında kalmak istediklerini beyan ettikleri gerekçesi ile davalı babaya bırakılmıştır. Velayet kamu düzenine ilişkin olup, re’sen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu nedenle yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir. Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir. Somut olayda velayet hakkı kendisine bırakılan baba, kendisinin 22 yıldır esrar kullandığını beyan etmiştir. Her ne kadar ortak çocuklar mahkemede babaları ile kalmayı istediklerini bildirmişler ise de, çocukların menfaatine uygun düşmeyen görüşüne itibar edilemez. Velayet düzenlemesi yapılırken; göz önünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun “üstün yararıdır (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m. 3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi m. 11; TMK m. 339/1.343/1, 346/1; Çocuk Koruma Kanunu m. 4/b). Çocuğun üstün yararını belirlerken onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve sosyal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ortak çocukların velayetinin Türk Medeni Kanununun 182. ve 336/2. maddeleri uyarınca anneye bırakılması gerekirken babanın velayetine bırakılması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2018/4740 E. , 2018/10168 K.sayılı ve 26.09.2018 tarihli kararı)
Velayet Davaları pek çok açıdan dikkatli olunması gereken davalardır. Bu nedenle herhangi bir hak kaybı yaşamamak için alanında uzman bir avukattan danışmanlık alınması faydalı olacaktır. Bu bağlamda Bursa Avukat ve Bursa Aile Hukuku Avukatı olarak Aile Hukukunun alanına giren tüm konularda uzman Aile Hukuku Avukatı kadromuz ile Türker Hukuk Bürosu olarak hukuki destek ve danışmanlık hizmeti vermekteyiz.
Aile Hukuku ve velayet davaları ile ilgili sorularınızı Bursa Avukat ve Bursa Aile Hukuku Avukatı olarak Türker Hukuk Bürosu’na sorabilirsiniz.