Sosyal Medya Paylaşımlarından Doğan Tazminat Davaları

Gelişen teknoloji ve dijitalleşmeyle birlikte sosyal medya, insanların düşüncelerini özgürce ifade ettikleri bir platform haline gelmiştir. Ancak bilindiği üzere her özgürlük, başkasının özgürlük alanı ile sınırlıdır. Bu nedenle sosyal medya platformlarında her hangi bir yorum yapılırken başkasının kişilik haklarına zarar verilmemelidir. İdeal olan herkesin ifade özgürlüğü hakkını başkasının kişilik haklarına saygılı bir şekilde kullanması iken; uygulamada kimi zaman dilin kemiği yok hesabı başkalarının kişilik haklarına zarar verecek şekilde paylaşımlar yapılmaktadır. Bu tarz hakaret, küfür veya aşağılama içerikli paylaşımlar ise ilerde ilgilisine tazminat davası olarak dönebilmektedir. Bu yazımızda günümüzde oldukça popüler olan sosyal medya paylaşımları nedeni ile açılan tazminat davalarını inceleyeceğiz. Bursa  Avukat ve Bursa Tazminat Hukuku Avukatı olarak genel anlamda Tazminat Hukukunun konusuna giren tüm alanlarda, özel anlamda ise kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan tazminat davaları konusunda uzman Tazminat Hukuku Avukatı kadrosu ile Türker Hukuk Bürosu olarak yanınızdayız. 

Kişilik Haklarına Saldırılara Karşı Hukuki Koruma

Kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu iddiası olan kişilerin hukuki hakları 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 24. ve 25. Maddelerinde düzenlenmiştir. İlgili Kanun maddeleri şu şekildedir:

Madde 24- Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hâkimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir.

Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır.

Madde 25- Davacı, hâkimden saldırı tehlikesinin önlenmesini, sürmekte olan saldırıya son verilmesini, sona ermiş olsa bile etkileri devam eden saldırının hukuka aykırılığının tespitini isteyebilir.

Davacı bunlarla birlikte, düzeltmenin veya kararın üçüncü kişilere bildirilmesi ya da yayımlanması isteminde de bulunabilir.

Davacının, maddî ve manevî tazminat istemleri ile hukuka aykırı saldırı dolayısıyla elde edilmiş olan kazancın vekâletsiz iş görme hükümlerine göre kendisine verilmesine ilişkin istemde bulunma hakkı saklıdır.

Manevî tazminat istemi, karşı tarafça kabul edilmiş olmadıkça devredilemez; miras bırakan tarafından ileri sürülmüş olmadıkça mirasçılara geçmez.

Davacı, kişilik haklarının korunması için kendi yerleşim yeri veya davalının yerleşim yeri mahkemesinde dava açabilir.

Görüldüğü gibi, kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu iddia eden kişinin bahse konu müdahalenin önlenmesi, durdurulması veya devam eden müdahaleye son verilmesi, müdahalenin hukuka aykırılığının saptanması, mahkemenin alacağı kararın veya cevap ve düzeltme metninin yayımlanması ya da üçüncü kişilere bildirilmesi isteme ile maddi veya manevi tazminat davaları açılabilme imkanı da vardır. Biz burada özellikle tazminat davası kısmında duracağız.

Kişilik Haklarına Saldırı Nedeni ile Tazminat Davası

Tazminatın sözlük anlamı, zarar karşılığı ödenen paradır. Dolayısı ile tazminat, kişinin malvarlığında veya şahıs varlığında meydana gelen zararın giderilmesi için yüklenen edimdir. Bu tanıma göre, tazminat ve zarar kavramları birbirleriyle doğrudan ilgilidir yani kişinin zarara uğraması halinde; malvarlığında eksilme meydana gelirse; eksilme miktar ve değer yönünden hesaplanabilecektir, bu ölçüde zarar maddi tazminat olarak karşılanmalıdır. Kişinin zarara uğraması sonucunda onun şahıs varlığında meydana gelecek zararlar ise manevi zarardır ve manevi tazminatın konusunu oluşturmaktadır. Bu doğrultuda sosyal medya platformlarında kişilik hakkının hukuka aykırı olarak ihlal edilmesine neden olacak şekilde herhangi bir hakaret, tehdit, küfür ya da aşağılamaya maruz kalan kişinin uğradığı manevi zararın yani manevi acının, elem ve ızdırabın telafisi amacıyla manevi tazminat davası açma hakkı vardır.  Dolayısıyla genel bir çerçeve çizmek gerekirse manevi tazminat talebinde bulunabilmenin şartlarını şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Kişisel değerlerden birine saldırıda bulunulmalı,
  • Saldırı hukuka aykırı olmalı,
  • Sladırı sonucunda manevi zarar meydana gelmeli,
  • Zarar; kusur sonucu veya kusursuz sorumluluk hallerinden birinin varlığı sonucu gerçekleşmiş olmalı
  • Saldırı ile manevi zarar arasında illiyet bağı olmalıdır.

Manevi Tazminat Miktarı Nasıl Belirlenir?

Manevi tazminatın amacı, kişilik hakkı saldırıya uğramış ve zarar görmüş kimselerin zararlarını en tatminkâr şekilde telafi etmektir. Zarar gören kişinin duyduğu acının uygun miktarda para ile giderilmesi esas olsa da kanun koyucu bu noktada maktu bir miktar belirlememiştir. Somut olayın özellikleri doğrultusunda manevi tazminatın miktarı hâkim tarafından takdir edilecektir. Hâkim, tazminat miktarını belirlerken durumun hal ve şartlarını değerlendirerek sonuca varmalıdır. Olayın özellikleri, kişilik değerlerinin zedelenmesinin şiddeti yönünden iki türlü incelenebilir. Olayın özellikleri dikkate alınırken kişilik hakkının ihlalinin ağırlığı ve zararın ağırlığı göz önüne alınmalıdır. Manevi zararın şiddetinin derecesine göre az veya çok manevi tazminat miktarına hükmedilebilir.

Yukarıda açıklandığı üzere manevi zararın belirlenmesinde gözetilecek ilk husus, olayın özellikleridir. Bunun yanında hakim, tazminat miktarını belirlerken zarar gören kişi açısından da çeşitli değerlendirmeler yapmalıdır. Bu kapsamda hakim, zarar görenin fiziksel özellikleri, mesleki ve sosyal durumu, varsa kusurlu davranışlarını bir bütün halinde ele alacak ve zarar gören davacıdan kaynaklanan özel durumlara göre de tazminat miktarını belirleyecektir. Burada zarar gören kişi kadar zarar veren kişi de önemlidir. Bu davada zarar gören davacı olurken, zarar veren de davalı olacaktır. Hakim, zarar gören davacı açısından değerlendirme yaptığı gibi zarar veren davacı açısından da değerlendirme yapmalıdır. Manevi tazminatın belirlenmesinde zarar veren kişinin kusuru, tazminatın tatmin ve telafi fonksiyonlarından ötürü önem kazanmaktadır. Kişinin kusurunun derecesi ile kendisi hakkında hükmedilecek tazminat arasında doğru orantı bulunduğundan zarar verenin artan kusur oranı, manevi tazminatın miktarını da artıracaktır.

Manevi tazminatın hesaplanması konusunda Yargıtay tarafından benimsenen sistem, yukarıda açıklandığı üzere manevi zararın tayininde somut olayın özellikleri göz önüne alınarak, hakkaniyete uygun bir miktarın belirlenmesi şeklindedir. Hukukumuzda manevi tazminat miktarının tespit edilmesinde herhangi bir kanunun herhangi bir maddesinde somut bir düzenleme ile hüküm altına alınmış ve başvurulabilecek değerlendirme kriterleri bulunmamaktadır. Çünkü manevi tazminat, maddi tazminatta olduğu gibi somut verilerle hesaplanabilen bir tazminat olarak değil ancak takdir edilebilen bir tazminat olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle hakim, yukarıda açıklanan ölçülere göre uygun bir miktarı manevi tazminat olarak takdir edecektir.

Manevi Tazminat Davası Nerede Açılır?

Manevi zarara uğrayan zarar görenin açacağı manevi tazminat davasında görevli mahkemenin tespiti önemlidir; çünkü görev kuralları kamu düzenindendir ve davanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebilen ya da hâkim tarafından re’sen nazara alınan dava şartıdır. Manevi tazminat davasında görevli mahkeme HMK m. 2 gereğince, asliye hukuk mahkemesidir. Yetkili asliye hukuk mahkemesi ise TMK m.25/5 gereğince davacının kendi yerleşim yeri mahkemesi veya zarar veren davalının yerleşim yeri mahkemesidir.

Tazminat Hukukunun Kötüye Kullanımı Bağlamında “Tazminat Tuzağı”

Son yıllarda sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte özellikle hakaret davalarında ve buna bağlı olarak açılan tazminat davalarında  gözle görülür bir artış yaşanmaktadır. Ancak sosyal medyanın bu özelliği adeta bir koz olarak kullanılıp insanların tepkisine yol açacak bir kısım kışkırtıcı paylaşımların bilerek yapılması durumu da maalesef olabilmektedir. Bu kapsamda bazı sosyal medya fenomenlerinin, bilinçli olarak tartışmalı içerikler paylaşarak, takipçileri arasında öfke uyandırdıkları ve gelen olumsuz yorumlara karşı sistematik şekilde dava açtıkları iddiaları kamuoyunda gündem olmuştur. Bu durum, tazminat hukukunun kötüye kullanımı bağlamında tartışılmakta ve “tazminat tuzağı” kavramını gündeme getirmektedir. Bu şekildeki bir davranış biçimi ile tazminat talep etmek Türk Medeni Kanunu’nun 2. Maddesinde düzenlenen dürüstlük kurlaına aykırıdır. Bu konunun çok fazla suistimal edilmesi üzerine artık hakim ve savcılarımızın bu şekildeki tazminat tuzağı nitaliğindeki paylaşımlardan sonra yapılan şikayetlere prim vermedikleri görülmektedir. Kamuoyuna yansıyan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının yakın zamanlı bir takipsizlik kararında; müştekinin, şikayetçi sıfatıyla taraf olduğu çok sayıda dosyasının bulunduğu, sosyal medyada insanların kendisine hakaret etmesini sağlayacak şekilde tweetler atarak sonrasında açtığı davalar ile durumdan menfaat temin etmeye çalıştığı ve bu işi meslek haline getirdiği iddia edilerek bundan dolayı kovuşturmaya gerek olmadığına dair karar verilmiştir.  (Kaynak: https://www.aa.com.tr/tr/teyithatti/blog/kendine-hakaret-ettirip-tazminat-isteyene-ret-/1817005 )

Sosyal medyada yapılan yorumlardan dolayı açılan tazminat davaları, dijital çağın en güncel hukuki problemleri arasındadır. Her olay, ayrı bir hukuki değerlendirme konusudur ve tıpkı gerçek dünyada olduğu gibi, sanal dünyada da kişinin hakarete maruz kalması hukuka aykırıdır. Eğer bir kişi, sosyal medya paylaşımları nedeniyle hakarete maruz kalıyorsa, bu durumu belgeleyip yasal yollara başvurabilir.  Yalnız eğer bir kişi, sürekli olarak sosyal medya paylaşımlarıyla başkalarını kışkırtıyor, onların kendisine hakaret etmesini sağlıyor ve bunu kasıtlı biçimde tazminat elde etmek amacıyla kullanıyorsa, bu durum da farklı hukuki sonuçlar doğurabilir. Çünkü hukukta iyi niyet, doğruluk-dürüstlük ve güvenilirlik temel prensiplerdendir ve bunu unutmamak gerekir. Ayrıca evrensel hukuk ilkesine göre; hiç kimse kendi yarattığı haksız bir durumdan menfaat temin edemez.

Sosyal medya platformlarında herhangi bir hakarete marzu kalındığında hukuki haklarınızın takip edilmesi ile yukarıda açıklandığı üzere tazminat tuzağı olarak yapılan kışkırtıcı bir paylaşıma karşı verdiğiniz bir tepki sonrası size karşı açılan tazminat davasında hukuki haklarınızın korunması noktasında konunun uzmanı bir avukattan danışmanlık alınması ilgilinin menfaatinedir. Bu bağlamda Bursa Avukat ve Bursa Tazminat Avukatı olarak Tazminat Hukukunun alanına giren tüm konularda uzman Tazminat Hukuku Avukatı kadromuz ile Türker Hukuk Bürosu olarak hukuki destek ve danışmanlık hizmeti vermekteyiz.

Sosyal medyada kişilik haklarınıza karşı yapılan saldırılara karşı açılacak tazminat davaları ile ilgili sorularınızı Bursa Avukat ve Bursa Tazminat Hukuku Avukatı olarak Türker Hukuk Bürosu’na sorabilirsiniz.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Translate »